son beğenilen tanımları son kötülenen tanımları
genel istatistikler
cehennem de ilk bakışta cennet kavramının zıttı gibi dursa da aslında karşıtıdır.( siyahın zıttı tüm renklerdir ama karşıtı beyazdır) . dine mensup olmayanların ve dine mensup olup da din kurallarına uymayanların ölüm sonrası yapılacak mahkeme ( mahkeme-i kübra) sonrası konacakları vaad edilen mekana cehennem denir. tüm dinlerde hoş olmayan yaptırımlar içermektedir ancak unutulmaması gereken fizik beden olmadığında bu açıklanan bu acıların çektiriliş yöntemleri tüm anlamını kaybeder. gözlerinizin olmadığı bir pozisyonda kimse gözlerinizi çıkartamaz gibi. yukarıda da belirtildiği gibi allegoriler ile söylenenler farklı farklıdır. islam dininde tanrı inancı olan herkesin önünde sonunda cennete gideceği belirtilirken isevilikte salt isa'ya inanlar buna kavuşacak ama tüm diğerleri cehennemde sonsuz ızdırap çekeceklerdir. nordic dinlerde ise cehennem atların ve sonsuz steplerin olmadığı, demir madenin bulunmadığı ( kılıçda yok demektir bu ) bir yer olarak tasvir edilmiştir. cehennem allegori de aynı cennet allegorileri gibi insanlığın başlangıcından beri eserlere konu olmuştur. kanımca en güzel örnek dante'nin ilahi komedyası'nda tasvir edilmiştir.
nordic dinlerde ( kuzey avrupa ) valhala, ibrahimi dinlerde " cennet / eden / aden" , pagan dinlerinde ise "öte alem" olarak adlandırılan ve din mensuplarına dünyadaki davranışlarına göre sunulması vaad edilen yer. alternatifi olarak "cehennem" mekanı bulunmaktadır. ancak teologistler ( ilahıyatcılar yerine din bilimciler olarak algılanması daha doğru olur ) bu iki kavramın zıt olup olmadığı yönünde birlik içinde değillerdir. o yüzden zıt yerine "karşıtı" cehennemdir demek daha doğru olur. musevilikte üstünde hemen hiçgörüş bildirilmezken isevilikte ve müslümanlıkta ayrıntılı denilecek şekilde tasvir edilmiştir. pagan inançlarından biri olan nordic dinlerde sadece savaşta ölenlerin gidecekleri bir tür " demirhane / at harası " şeklinde anlatılmışken islamda sulak,iklimi mükemmel, bol yiyecekli bir mekan olan olarak tasvir edilmiştir. antik mısır kayıtlarında aden, fiziki bir mekan ismi olarak karşımıza çıkmaktadır. şu an kuveyt'in güney doğusunda yer alan ve sulak,iklimi mükemmel, kıtlık çekilmeyen bir adaya aden ismi yaklaşık 6000 yıl önce verilmiştir. musa'nın belki de vaad ettiği topraklar için 40 yıl çölde dolaşması bu cenneti bulmak içindir diye düşünülmektedir. islam inancında tüm inananların eninde sonunda cennete kavuşacakları müjdelenmiştir. isevilerde ise cennete sadece isa'ya biat edenler kabul edilecektir. cennet bir çok esere konu olmuş ve insanlığın zihnini yaradılıştan beri meşgul etmektedir. yukarıdaki tanımlar içinde yer alan yunus'un dörtlüğü belki de cennet üstüne yazılmış en güzel tanımlardan biridir.
sure okunmadan önce, hakkında ayrıntılı araştırma yapılması gerekmektedir.
nefes yoluna yabancı cisim kaçabileceği gibi,dıştan yapılan bir baskı sonucunda da nefes borusu ezilir ve kişiyi ölüme götürebilir. boğaza kaçan yabancı cisim çıkartılamıyorsa "traektomi" denilen ve nefes borusuna dıştan kesik atılarak hava kanallarının açılmasını sağlayan yöntem ile kişiye nefes alması sağlanır.
ilk kez medine'de hz. muhammed'in azat ettiği kölesi tarafından okunmuştur. rivayete göre, uykusunda gördüğü rüya üzerine bu yol seçilmiştir. günde 5 vakit okunur ve sadece türklerde kendisine gereken önem ve alaka verilmiştir. her ezanın okunuş makamı farklıdır. sabah ezanı daha yavaş bir tempoda ( makamda ) okunurken; akşam ezanı çok daha hızlı okunur. dinler, postüla'lardır. yani o dinin mensupları tarafından degiştirilemez dogmalara sahiptirler. insanın hem isevi katolik olması hem de " isa tanrının öz oğlu değildir " demesi mümkün değildir. mensubu bulunduğu din ne emrediyorsa, o dine mensup kişinin ( mezhep ile din farklı konulardır ) bu emirlere harfiyen uyması, kutsalları değiştirmeyi teklif bile etmemesi gereklidir. Ancak ezan'ın türkçe ya da ingilizce,fransızca okunması için dinin koyduğu hiçbir engel yoktur. yukarıda da belirtildiği gibi ezan, islam ulvi ( bkz:divine-ingilizce)değerleri arasında yer almaz. islam ulvi değerleri " dinin sahibi " yani allah tarafından konmuş ve yazdırılmıştır (bkz:kuran). Bu değerlere sonradan ekleme/çıkarma yapma yetkisi dinin peygamberine bile verilmemiştir ( bkz:kuran). Dinin tüm mensuplarınca kabul edilse bile din sahibinin koymadığı kural, dine ait değildir. Uygulama ile kural aslında iki farklı husustur. tüm bunlara rağmen ezan, okunduğu hali ile kalmalı ve orjinal dilinden başka bir dile çevrilmemelidir çünkü ezan yapısı itibarı ile bir çağrıdır ve tüm müslümanlara yapılır. Dünyanın neresinde olursanız olun, islam dinine mensupsanız ezanı duyduğunuzda tanrının size yüklediği sorumlulukları yerine getirme zamanının geldiğini anlarsınız. ezan, evrenselleşmiş bir motto olmuştur. Sırf bu yüzden ezanın türkçe/inglizce/ispanyolca vs okunmaması gereklidir. ancak aynı mantıkla gidilirse kutsal kitap olan kuran'ın dünyanın tüm dillerine çevrilmesi ve okuyanın anlayabileceği şekilde tefsir edilmesi de gereklidir. Ezan en nihayetinde bir çağrıdır ancak insanın yaratıcısı ile başbaşa kalması, onu anlaması ve kendini anlatması ancak ana dili ile olur.Aksi takdirde tanrı ile kul arasına "ruhban" sınıfı girer ve tanrı ile insan kopar.
ilaçşirketleri yeni bir ilacı piyasaya sürmeden önce labarotuar deneyleri yanında, ilacı hastalar üstünde de denerler. deneklerin bir kısmına ilaçverilirken, bir kısmına da kontrol amaçlı sahte ilaçverilir. bu sahte ilaçların insan organizması üstünde hiçbir yan tesiri olmayan maddelerden seçilmesine dikkat edilir. gerçek ilaçverilen denekler ile placebo verilen denekler yakından takip edilerek oluşsan semptomlar kayıt altına alınır. günlük hayatta da doktorların bazı hastaları placebo ile tedavi ettikleri vakalar olmuştur. hastaya sanki gerçek ilaçvermiş gibi ilacın tesirlerinden, gücünden bahsederler ve ardından placebo verirler. hasta kendi kendine telkin yoluyla sanki placebo'nun etkisi varmış gibi iyileşme emareleri gösterebilir.
etimolojik olarak hiçbir semavi dinde kökeni bulunmayan bu kelime(ler)in kökenine eski ve kadim mısır'da rastlanmış, firavunun en büyük düşman olarak kabul edildiği bu semavi ( ortadoğu kökenli olanlarına ibrahimi dinler de denir ) dinlerin en çok kullanılan sözcüğünün neden firavunlarla / antik mısır'la ilgili olduğu hususu yanıtlanamamıştır. kelimenin mısır'daki orjinal hali amon'dur. ingilizceye de " let it be " olarak cevrilebilir. bu , beatles adlı grubun en ünlü parçalarından biridir.
ibranilerin ( biliyorum bu adamların çok ismi var ve bir tanesi de yahudi'dir. ama aslında hemen hepsi arasında küçük nüanslar vardır ) mısırdan çıkışlarında (bkz:exodus) başlarındaki peygamberdir. her ne kadar kesin kanıtlar olmasa da mısır'dan çıkışın ii. ramses zamanında olduğu yönünde işaretler vardır. mısır'da esaret altında yasayan ibrani ırkı 12+1 ( bir tanesi hala kayıptır ) kavim şeklinde musa tarafından göçe ikna edilmiş ve 40 yıl süren çöl macerasında liderliği musa yapmıştır. ayrıca musa yanan çalılarla ( "ve yehova ateşten çalı seklinde göründü" tevrat ) konuşma yetisine sahip olduğu iddia edilen tek peygamberdir. öte yandan en bahtsız peygamber de denebilir. öyle kı 10 emir diye anılacak tanrısal buyrukları almak için dağa tırmanıp geri geldiğinde kavmini, erittkleri altınlardan yaptıkları puta taparken görmüştür. insan o sıcakta ve onca yolun ardından çıldırmasın da ne yapsın? tabii peygamber sabrı denilen meziyet burda da ağır basmıs ve kavmini 1001. kez affetmiştir. genelde musa firavun soyundan gelen ama tahtta hak sahibi olmayan yüksek rütbeli bir mısır devlet adamı olarak kabul edilir. firavun ordusu tarafından kovalanmış ve elindeki asası ile kızıldenizi yarmış olduğuna inanılır. bir diğer farklı bilgi de "yeni din " olarak adlandırılan ve firavun anekhaton tarafından kabul gören dine mensup ancak yoğun baskı sebebiyle bu dini açıkca yaşayamayan bir mısır saray ahalisi olduğudur. musa hakkında bir çok ilahi ve şarkı bestelenmiştir. en ünlüleri " go down moses " ile " the rivers of babylon " dur. rivers of babylon isimli sarkı boney m tarafından orjinal melodisi değiştirilerek ünlü edilmiş olsa da aslında dünyadaki en eski bilinen şarkıdır ve musanın mısırdan çıkışını anlatır.
gerek incildeki son kısım olan revelation kitabında gerekse kuran'ın ilgili surelerinde son gün hakkında çeşitli yazılar mevcuttur. bir tek tevrat ( yani eski ahit ) incil ve kuran kadar konuya değinmemiş ve detay vermemiştir. h dabbe tul arz , dilimize dünyanın kıpraşması, normal düzenin aksaması, dünya çapında yaşanacak felaket şeklinde cevrilerek yorumlanabilir. salt islam kaynaklarını okuyanlara bu iddia çok özel gibi gelse de aslında incilin konu ile ilgili olan kısmı ve maya medeniyetince konu ile ilgili verilen bilgiler, kalıntılar çok daha şiddetli bir karmaşadan bahsederler. yaygın kanının aksine kıyamet, ayaga kalkmak, dirilmek olarak anlaşılmalıdır. demek ki dabbe tul arz, kıyametten once ortaya cıkmalıdır.
yıldızlar çeşitli ebatlarda olabilecekleri gibi yaşlarına ve nukleer faaliyetlerinin yoğunluğuna göre çeşitli tayflarda ışık saçabilirler ve buna göre de sınıflandırılılar, örn: kızıl cüce, sarı dev vs gibi. dünyaya en yakın yıldız olan güneş, dünyadaki tüm yaşamın enerji kaynağıdır. yaklaşık 8 dakikada dünyaya ulaşan güneş ışınları (bkz:ışık hızı) gezegendeki mikro organizmalar ve bitkiler tarafından emilir ve besin zincirine dahil edilir. yörüngesinde döndüğümüz yıldız olan güneş olmasaydı dünyada yaşam başlayamaz ve süremezdi. tarih boyunca birçok millet ve kavmin tanrı olarak da taptığı yıldızımız güneş, antik sümer panteonunda iştar isimli tanrı olarak adlandırılıyordu. ingilizce "star" kelimesi olan yıldızın bu sözcüğün kökünden geldiği bilinmektedir. yıldızlar evrende seyrek de olsa yörüngelerinde bir veya birden fazla gezegeni uydu olarak çekim güçleri ile kendilerinin yörüngelerine hapsetmiş durumdadırlar. mevcut güneş sistemimiz buna en iyi örnektir.
top atan askere topçu denir. günümüzde yüksek teknoloji ürünü metal ve metal alaşımlarından yapılan namlulara sahip olan toplar atalarının en fazla 50 metrelik menzillerine kıyasla büyük bir devrim geçirmişler ve menzillerini 100 km'ye çıkartabilmişlerdir. toplar genelde atış yollarına göre ikiye ayrılırlar : dikey atışlı toplar ve yatay atış yollu toplar. dikey yani namlusunun ağzı, yer düzlemi ile 45 dereceden fazla açı yapan toplara havan topları örnek verilebilir. yatay yani namlu ağzı maksimum 45 derece yapan toplar daha yaygın kullanılan yatay atış yollu toplardır.
günlük hayata, miras hukukuna, kadın erkek ilişkilerine dair açıklamalar ve düzenlemeler içeren sureler olduğu gibi öte alem tabir edilen yaşam sonrası hayata, tek ve bir tanrı hakkındaki açıklamalara, insanlığı güzellik ve esenliğe kavuşturacak düzenlemelere de sahip olan sureler bulunmaktadır.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz. sözlük sistemi ile geliştirilmiştir. |